Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Çelik, "(Sultanahmet Camisi'ni müze yapalım) gibi bir yaklaşım, şimdiye kadar gördüğümüz en İslamofobik yaklaşımdır." ifadelerini kullandı.

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu'nun, "Topkapı Sarayı da Ayasofya da müze olarak korunmalı hatta Sultanahmet de müze olmalı." sözlerine yönelik eleştirilerde bulunan Çelik, "Karşı tarafın bir hatası olsun da bu hata üzerinden hemen siyaset yapalım' diye düşünmüyoruz, bekliyoruz. Bunlar siyaseti zehirleyen şeyler. Hepimiz için toksik alan oluşturuyor." ifadesini kullandı.

"Acaba düzeltirler mi, partilerinden bir açıklama gelir mi" diye beklediklerini belirten Çelik, şunları kaydetti:

"Türk siyaset hayatında çok konuşulur. Bu konularda sabıkalı bir siyasi parti geçmişte, pek çok belgeyle pek çok araştırmacının ortaya koyduğu gibi bu konuda ciddi sabıkaları ve kötülükleri olan bir tarihin parçası. Tam diyorsunuz ki biraz daha demokratik dil kullanmaya başladılar herhalde hassas davranacaklar, bir bakıyorsunuz içlerindeki Bekçi Murtaza birden bire ortaya çıkıveriyor. 'Sultan Ahmet'i müze yapalım' gibisinden bir yaklaşım, doğrusunu söylemek gerekirse şimdiye kadar gördüğümüz en İslamafobik yaklaşımdır."

Bir kişinin kendi ülkesindeki bir mabedin varlığından, oradan ibadet edilmesinin, onun küresel mirasın bir parçası olmasıyla zıt olduğunu da düşünmesinin bir entellektüel yetersizlik olduğunu vurgulayan Çelik, "Onun mabet olarak hayatına devam etmesi, bu şekilde içinde ibadet edilen bir yapının olması onun küresel mirasın bir parçası olması konusunda bir eksiklik oluşturmaz ama tam tersine bu ikisini birbirine zıt gören bir yaklaşım söz konusu oluyor." ifadesini kullandı.

Ömer Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Daha sonra aynı milletvekilinin yaptığı açıklamanın Türk siyasi hayatına en büyük bedelleri ödetmiş bir çarpıklığın halen devam ettiğini gösteriyor. O milletvekili tutuyor, bütün bu açıklamasını Türkiye'nin laik devlet olması ilkesine bağlıyor. Laiklik bir özgürlük mekanizmasıdır. AK Parti olarak biz laik devlet mekanizmasını güçlü bir şekilde savunuyoruz ama şu konuya da sürekli dikkat çektik. Laikliği esas mecrasından çıkararak, bir baskıcı ideoloji haline dönüştüren ve laikçilik olarak toplumu din, inanç ve fikir hürriyeti üzerinde baskı kuran bir geçmiş yaşadık. Laikçilik, aslında laikliği sabote eden, onu yok etmeye çalışan bir anlayış ortaya çıkardı. 

Türkiye, bu laikçilikten kurtularak, demokrasiyi ve laikliği baskı altına alan, Türkiye'deki hak ve hürriyet düzenini baskı altına alan bu tekçi ideoloji dediğimiz laikçilikten kurtularak, laiklik meselesini daha dengeli bir hale getirdi. Bu demokrasi mücadelesini vererek. Türkiye'nin demokrasi mücadelesi, laik devlet ilkesinin de bir özgürlük prensibi olarak yerli yerine oturtulmasıyla mümkün olabilmiştir. Şimdi bakıyorsunuz eski laikçi anlayış yine bulunduğu yerden kafasını uzatıyor, Sultan Ahmet'i müze yapmakla Türkiye'nin laik devlet olması arasında bir bağlantı kuran zihniyet çarpıklığı, o baskıcı anlayış yeniden geliyor. Bu Türk siyasi hayatını zehirleyen en büyük toksik alanlardan biridir. Türkiye çok ağır bedeller ödemiştir."

Türkiye'deki siyasi hayatı sabote etmek için kullanılan bu zihniyetin, çok çarpık ve acı sonuçlar doğurduğuna dikkati çeken Ömer Çelik, bunun Türkiye'yi birtakım yabancı devletlerin operasyon alanı haline getirmeye çalışanların işine yaradığına işaret etti.

"Acaba aklı başında bir düzeltme yapacaklar mı diye kaç gündür bekliyoruz"

"Acaba aklı başında bir düzeltme yapacaklar mı, bu zihniyetin nereye gittiğini, bunun ne anlama geldiğini görecekler mi diye kaç gündür bekliyoruz." diyen Ömer Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu açıklamayı yapan milletvekili üst üste açıklama yapıyor, her yaptığı açıklamada meseleyi daha da büyük bir bataklığın içerisine çekiyor. Bunu bir kere daha kınadığımızı ifade ediyorum. Hiç kimse Sultan Ahmet'i kendi kimliğinden ayıramaz. Sultan Ahmet Camisi'nde milletimiz ibadet etmeye devam edecek. Sultan Ahmet Camisi'nin insanlığın büyük bir mirası olmasının önünde engel değildir. Bir yerde ibadet edilmesini, orasının evrensel mirasın bir odak noktası olmasından çıkması gibi düşünmek son derece çarpık bir yaklaşımdır. Biz bu geçmişte yaşandığı gibi hiçbir caminin başka bir amaçla kullanılmasına müsaade etmeyeceğiz. 

Bunu çarpık bir anlayışla başka bir şeye döndürmek isteyenlere, bu şekilde demokrasimizi sakatlamak isteyenlere, Türkiye'deki hak ve hürriyet düzenine sakatlamak isteyenlere, fikir ve inanç hürriyetini bu şekilde baskı altına almak isteyenlere asla müsaade etmeyeceğiz. Keşke bu arkadaşlarımız bu açıklamaları yaptıktan sonra bu açıklamaların nasıl İslamafobik bir içeriğe sahip olduğunu, nasıl faşist bir alana doğru kaydığını görseler ve kaç gün geçmişken bunu tashih etseler. Maalesef ne kadar beklersek bekleyelim, ısrar ve birtakım manipülasyon çabaları aynen devam ediyor."

"Bunun kadar büyük utanç verici bir cümle olabilir mi?

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, televizyonlara sık çıkan bir profesörün "Ayasofya'nın cami kimliğine yeniden kavuşmasının AK Parti'nin Türkiye'nin kurucu liderleriyle kavgasının neticesi olduğu"na dair bir cümlesini duyduklarına değinerek, şöyle konuştu:

"Bunun kadar büyük utanç verici bir cümle olabilir mi? Geçmişte alınmış siyasi kararların ebediyen dondurulması diye, hayatın dondurulması diye bir şey söz konusu olabilir mi? Egemenlik hakkımızı bugün bu şekilde kullanma konusunda tartışmaların Türkiye'nin kurucu liderleriyle bir kavga olarak sunulması kadar kışkırtıcı, provokatif ve maalesef ahlak dışı bir yaklaşım olamaz. Egemenlik hakkımızın içerisinde olan, vatandaşımızın talebi olan, hukukun vereceği kararı beklediğimiz bir konuda bunu Türkiye'nin kurucu lideriyle kavga gibi sunulması son derece kışkırtıcı, son derece ahlak dışı bir yaklaşımdır. Meseleyi ortaya koyan kişinin, ortaya koyuş biçimindeki zeka düzeyini tartışmayalım artık ama bu kadarı ayıptır. 

Milletin bir talebiyle bu şekilde kavga edilmesi, son derece makul bir tartışmanın bu noktalara getirilmeye çalışılması artık ayıptır. Her şeyi bir rejim tartışmasına her şeyi cumhuriyetle hesaplaşma tartışmasına döndürmeye çalışan zihniyet, bu memlekete çok büyük kötülükler etmiştir. Bu memleketteki en büyük kötülüklerin arkasında bu zihniyet vardır. Hiç kimsenin Türkiye'nin rejimiyle problemi yok. Türkiye Cumhuriyeti bir cumhuriyettir. Demokratik bir cumhuriyettir. Rejim meselesi değildir mesele. Çeşitli hukuki kararlar ve siyasi kararları tartışıyoruz. Baktığımız yer neresidir, milletimizin ne dediğidir. Milletimizin ne dediğine bakarken içinde hareket ettiğimiz çerçeve hukuk çerçevesidir. Dolayısıyla hukuk çerçevesinin içerisinde milletin talebini siyasi temsile dönüştürmek bizim görevimizdir. Bunu bu şekilde provokatif bir yaklaşımla böyle ahlak dışı bir yere konumlandırmak son derece ayıp bir şeydir."