Site Adminimizin köşe yazıları burada;
Site Adminimiz Suzan ÇELİK'in bir dönem Hasibe Nisa müstear ismi ile ve kendi adıyla yazdığı yazılar için lutfen haber içeriğini tıklayın;
Site Adminimiz Suzan ÇELİK'in bir dönem Hasibe Nisa müstear ismi ile ve kendi adıyla yazdığı yazılar için lutfen haber içeriğini tıklayın;
Suzan ÇELİK'in 1998-2002 yılları arasında Yenişafak Gazetesi'nde yayınlanmış köşe yazılarından örnekler internet kısayol adresleriyle sunulmuştur
Okur şikayeti üzerine hastanelerin muayene saatlerinde ilaç tanıtımı rezaletini gündeme getirmiş, uyarılarımızla Sağlık Bakanlığı''nı hasta haklarının korunması için genelge yayınlamaya yönlendirmiştik. Artık doktora ilaç tanıtımı, muayene harici zamanlarda ve doktorların ortak mekanlarında yapılabilecek. Olayın başka bir vahim boyutu daha gündeme geldi..
Sokakta mağdur bir durumdayken rastladığım şizofreni vakası Fatma Demirkol, Metin Kos ve son olarak da Kerim Aydoğan''la bizzat ilgilenip, onların sokaklardan kurtuluşu yolunda mücadelemi başardım. Onlar şimdi emin ellerde. Ancak daha sokaklarda binlercesi var.. Yazının devamı için tıklayın.
İkinci Abdülhamit Han''ın devlet bütçesinden değil, kendi kesesinin altınlarıyla kurduğu Darülaceze Müessesesi, bugün hem merkezi otoritenin yönetiminde (?) ve hem de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde iki farklı bir birim olarak var olmakla beraber gerçek anlamda ihtiyaca cevap verememenin aczini yaşıyor.
Sitemizin admini Suzan Çelik'in kendi ismiyle ve Hasibe Nisa mahlasıyla bir dönem Yenişafak Gazetesi'nde yayınlanan yazılarına ulaşmak için lutfen tıklayın
Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun bir ayağını teşkil eden gölge oynatıcılığı ve Karagözün üstadı olan Yusuf Duru bizim için sanatını anlatan bir yazı kaleme aldı. Karagözle Hacivat'ın esasen kim olduklarından, onları kahramanlaştıran Şeyh Küşteriden, devrin hükümdarı Sultan Orhan'dan bahseden bu yazıyı hiç dokunmadan ve Sanatçımıza bu sanatı yaşattığı için de teşekkür ederek aynen sunuyoruz;
Yenişafak Gazetesi'nde 2001 tarihli yazımda "Hasta bir kadını karda-kışta gecede banklara mahkum eden sistemsizlik nasıl çözülür?" diye sormuştum. Aradan onca yıl geçti, maalesef sorum halen geçerliliğini koruyor. Sosyal hizmetler ve sağlık alanındaki sistemsizliğin sokağa terkettiği hasta insanlarımız için hiçbirşey yapılmadı-yapılmıyor!
Yine konu yediğimiz içtiğimiz şeyler. Bu yazımı da mecburen sağlığımızı tehdit edenler işgal ettiler. Özellikle ekmek ve simit fırınlarının sağlık sorunuyla ilgili olarak kamuoyuna yansıyan nahoş olaylar herkesin canını sıkıyor. Bu problemin neden kaynaklandığını biliyorsunuz; denetimsizlik. Ben bu sorun çözülünceye kadar, halkın sağlığı konusunda ilgililer nezdinde etkin kararlar alınana dek bu köşeden seslenmeye devam etmek durumundayım. Demişiz.. Ve yine de diyoruz. Alın işte güncelliğini yitirmemiş bir başka yazım;
İnşallah bu yazım, uzun süre tedavi gerektiren şizofreni vakalarını sokakta saçı-başı birbirine karışmış vaziyette insan onuruna yakışmayacak şekilde ölüme terkeden eksiklerin giderilmesi yolunda ilgililerin harekete geçmesine vesile olur. Söylemiştim; Fatma''yı, günümüzün karanlıklarının bile gölgelemeyi başaramadığı Eyüp Sultan'ın güzel zamanlardan kopup gelen sokaklarında bulacağıma emindim. Önce Eyüp Merkez Karakolu''nu, oradan da Fatma''yla ilgilenen taksi durağını aradığımda adres konusunda yanılmadığımı anladım..
Kulaklarım tahta parçaları ile ateşi körükleyen beyin sesiyle irkildi; "Fatma yaklaş! Donacaksın." Bankta battaniyelerin altında oturanın bir kadın olduğunu o zaman anladım. Donmak üzere olan kadının imdadına bu özel mekanda önce Allah sonra durağın taksi şöförleri yetişmiş...
8 Ocak 2001 tarihinde korumuyordu! Öyle ki mesela biz Zabıta'da durumdan vazife çıkarıyorduk çoğu kez. Şimdi nasıl? İşte yazım TIKLAYIN