Marangoz çıraklığıyla başladığı mesleğinde Edirnekari ustası olarak ahşaba imzasını atmaya devam eden Halil Teksöz (56) de Edirne işi olarak dünyaya yayılan Edirnekari çırakları yetiştiren az sayıdaki sanatkar ustalardan biri.

Osmanlı döneminde kendine has motifleri ve ince işlenmesi ile saray hediyeliklerinin vazgeçilmezleri arasına giren Edirnekari sanatını tablo, çeyiz sandığı, takı kutusu ve benzeri ürünlerin üzerine işleyerek sanatı yaşatan Teksöz, Edirnekari'nin özünden koparılmadan geleceğe taşınması için atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor.

İnce işçiliğiyle göz alıcı eserler ortaya çıkıyor

Sanatın Edirne'deki son ustalarından Teksöz, AA muhabirine, 14. yüzyılda Edirne'de doğan Edirnekari sanatını yaşatmak, tanıtmak ve yeni çıraklar yetiştirmek için çaba sarf ettiğini söyledi.

Edirnekari'nin Osmanlı'dan bu yana gelen desenlerin ahşap üzerine kıl inceliğindeki fırçalarla boyanarak yapıldığını anlatan Teksöz, sanatı öğrenmenin uzun bir süre aldığını ifade etti.

Sanatı hakkıyla öğretebilmek adına senede sadece 4 kursiyer aldığını belirten Teksöz, "Belli dönemlerde açtığım kurslara sınırlı sayıda kursiyer alıyorum. Sadece 4 öğrenci alıyorum. Çünkü bu sanat 2-3 günde öğrenilebilecek bir sanat değil. Her öğrenciyle birebir ilgilenip yetişmesini sağlıyorum." dedi. 

İncelik gerektiren bir sanat olan Edirnekari'nin son zamanda yapılan çalışmalarla eski ününe kavuşmaya başladığını vurgulayan Teksöz, şöyle devam etti:

"Edirnekari bugünlerde artık daha çok bilinmeye ve ilgi görmeye başladı. Talep oldukça daha fazla öğrenci yetiştirmeye başladım. Eskiden sanatın ileri gitmeyeceği endişesini taşıyor ve korkuyordum. Son yıllarda yoğun bir öğrenme talebi var ve bu durum benim çok hoşuma gidiyor. Burada önemli olan bunu yapıp satmak değil, zevkli olan bu sanatı öğretmek ve geleceğe taşımak. Bu güzelliği bütün dünyanın tanımasını istiyorum."

Kursiyerlerden Trakya Üniversitesi Ezgi Kamar (27), flüt kutusunu tamir ettirmek için geldiği atölyede Edirnekari'den etkilendiğini ve o gün başlayan çıraklık hikayesinin ilerleyerek geliştiğini söyledi.

Edirnekari'yi severek öğrendiğini ve ustasına çok şey borçlu olduğunu anlatan Kamar, "Edirnekari benim için bir terapi. Desenleri çizip, boyama yaparken stres atıyorum. Sanatın çok huzur veren bir yapısı var." dedi. 

Elif Doğramacı da Edirnekari sanatını öğrenmek için 3 yıldır yoğun bir çalışma içinde olduğunu belirterek, "Edirnekari'nin yaşatılmaya değer bir sanat olduğunu düşünüyorum. Halil usta da bize bu konuda çok yardımcı oluyor. Biz de bu sanatı en iyi şekilde öğrenip gelecek nesillere taşımayı hedefliyoruz." diye konuştu.