Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kimsenin ibadethanemize karışmaya hak ve salahiyeti yok
Açılışta konuşan Erdoğan, Müslümanların dünyanın her köşesinde Peygamber'in "Kim Allah rızası için bir mescit yaptırırsa, Allah da bunun karşılığında ona cennette bir köşk ihsan eder." müjdesine nail olmak içi asırlardır cami inşa ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı mimari stillerle yükselen her cami bulunduğu yerin Müslüman yurdu olduğunu gökyüzüne haykıran birer abidedir. İstanbul, Fatih Sultan Mehmet Han'ın fethiyle birlikte mescide çevrilen Ayasofya ve asırlar içinde ardı ardına inşa edilen selatin camileriyle bu bakımdan dünyanın en zengin şehirlerinin başında geliyor. Biz nasıl dünyanın diğer ülkelerinde kendi vatandaşlarına hizmet veren ibadethanelere karışmıyorsak kimsenin de bizim ibadethanelerimize karışmaya hak ve salahiyeti yoktur. Türkiye her dinden, her inançtan, her meşrepten vatandaşına ibadet imkanı sunan bir ülkedir. Belki de bunu şu anda ekranları başında izleyen vatandaşlarım ilk defa duyacak. Halihazırda ülkemizde sayıları 435'i bulan kilise, sinagog, havra ibadete açıktır. Hatta ülkemizde Balat'taki Demir Kilise örneğinde olduğu gibi restorasyonla ayağa kaldırılan yeni kiliselere dahi biz destek verdik, bizzat devletin cebi hümayunundan bunları yaptık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde camilerin de ihtiyaç duyulan her yerde hizmet verdiğini vurgulayarak, ayrıca geçmişi 11 bin yıl öncesine kadar uzanan ve insanlığın ibadet için kurduğu ilk yerleşim yeri olarak bilinen Göbeklitepe başta olmak üzere farklı dönemlere ve medeniyetlere ait binlerce tarihi ibadet mekanının olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Böyle bir ülkeyi ibadethaneler üzerinden eleştirmeye çalışmak hakikatlere sırt dönmek demektir. Ülkemize Ayasofya konusunda yöneltilen ithamlar, doğrudan egemenlik haklarımıza saldırı anlamını taşımaktadır. Halbuki dünyanın dört bir yanında camilerin ve diğer dinlere mensup insanların ibadethanelerinin saldırıya uğradığı bir dönemden geçiyoruz. Milyonlarca insan sadece dini inançlarından dolayı hayatlarına kastedilmesine dahil her türü baskıya maruz kalıyor. Asıl bakılması, üzerinde durulması, tedbir alınması gereken yer işte burasıdır. Biz ülkemizdeki hakim inanç grubu olan Müslümanların da diğer dinlere mensup olanların da hakkını, hukukunu korumaya devam edeceğiz. İnşa ettiğimiz yeni camileri, aynı zamanda insanlığın ortak medeniyetine yaptığımız katkılar olarak görüyoruz. "
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Levent'teki Barbaros Hayrettin Paşa Camisi Temel Atma Töreni'nde yaptığı konuşmada, bugün temeli atılan caminin leventlerin adeta eğitimini aldığı bir mekan olduğunu belirtti.
"İnşallah İstanbul'un cami zenginliğini bir adım daha öteye taşıyacaktır." diyen Erdoğan, caminin 7 bin metrekarelik oturum alanı, 56 bin metrekarelik yapı alanı, kapalı ve açık bölümlerindeki 20 bin kişilik cemaat kapasitesi, 4 minaresi, 25 metrelik kubbe çapı ve diğer unsurlarıyla İstanbul'a yakışır bir eser olacağını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, halihazırdaki aşamasıyla yüzde 22'lik ilerleme seviyesine ulaşan caminin bir an önce ibadete hazır hale getirilmesini temenni etti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Levent Camisi'nin İstanbul'a ve İslam dünyasına kazandırılmasında emeği geçen gerek dernek yönetimine, mimarından mühendisine, tüm işçilerimize herkesten Allah razı olsun. Mali noktada destek verenlerden Allah razı olsun. Tabii şimdi merak ediyorsunuz Levent Camisi'nin adı acaba ne olacak? Dedik ya leventler buradan geçti, öyleyse baş leventin adını da inşallah buraya koyalım ve Barbaros Hayrettin Paşa Camisi olsun. Yani demokratik bir hareket de yapabiliriz, kabul edenler etmeyenler diyebiliriz. Hayırlı olsun inşallah. Buradan Beşiktaş'a, tam Barbaros Hayrettin Müzesine iniyor, oradan denize gidiyoruz ve yola çıkıyoruz."
Dün Katar'dan geldiklerini hatırlatan Erdoğan, "İnşallah süratle camimizi bitirip ve bir an önce bölgenin, tüm İstanbul'un ve tüm Müslümanların hizmetine sunacağız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ifadeleri kullandıktan sonra Arif Nihat Asya'yı anmamanın mümkün olmadığını belirterek, sözlerini şu dizelerle tamamladı:
"Biz, kısık sesleriz / Minareleri sen, ezansız bırakma Allah'ım / Ya çağır şurada bal yapanlarını / Ya kovansız bırakma Allah'ım / Mahyasızdır minareler / Göğü de kehkeşansız bırakma Allah'ım / Müslümanlıkla yoğrulan yurdu / Müslümansız bırakma Allah'ım. Bize güç ver / Cihad meydanını, pehlivansız bırakma Allah'ım / Kahraman bekleyen yığınlarını / Kahramansız bırakma Allah'ım / Bilelim hasma karşı koymasını / Bizi cansız bırakma Allah'ım / Yarının yollarında yılları da / Ramazansız bırakma Allah'ım / Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü / Ya çobansız bırakma Allah'ım / Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah'ım / Müslümanlıkla yoğrulan yurdu / Müslümansız bırakma Allah'ım."