Emri bi'l ma'ruf ve nehyi an'il münker (İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak) dinin en büyük temeli ve dayanağıdır.
İslâm dünyasında Hüccetü'l-İslâm (İslâmın ispatlayıcısı) olarak tanınan İmam-ı Gazâlî Hz.(K.S.A.), Selçuklu döneminde yaşamış, İslama yönelen hücumlara, dine yapılan taarruzlara karşı müdafaalarda bulunmuş, dinin anlaşılması için tartışmaya açılmış olan meselelere çözümler getirmiş bir müceddiddir, dinin yenileyicisidir.
İmam-ı Gazalî'nin İslâm eğitim ve ahlâkı üzerinde getirmiş olduğu yenilik, İslâmın özünden uzaklaşma yoluna girmiş olan Müslümanları ahlâkî eğitime tabi tutmuştur. En mühim eseri olan İhyâu Ulûmi'd-Din, başta iman ve ibadet olmak üzere, ahlâk sahasında çok ciddî bir hizmet görmüş, dokuz asırdır tazeliğinden bir şey kaybetmemiştir.
İmam-ı Gazâlî Hz.'nin (K.S.A.) "İhyâu Ulûmi'd-Din"de 2'inci ciltte "Adab"la ilgili bölümde "iyiliği emr, kötülükten men" yani muhtesiblik konusuna geniş yer verilmektedir. İmam-ı Gazali Hz.(R.A.) büyük eseri İhya'da bu konuya şöyle bir giriş yapmaktadır:
"Kitaplara ancak Allah'a hamd ile başlanır. İkrâmı ve cömertliği vasıtasıyla nimetler veren Allah Teâlâ'ya hamdolsun. Salât ve selâm, peygamberlerin efendisi, Allah'ın râsûlû ve kulu Muhammed'e, onun tertemiz âline ve ashâbına olsun.
Emri bi'l ma'ruf ve nehyi an'il münker (İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak) dinin en büyük temeli ve dayanağıdır. Allah Teâlâ'nın bütün peygamberlerini, devam ettirmesi için gönderdiği biricik önemli meselesidir. Eğer bu vazife yapılmazsa, ilmi ve ameli dumura uğrarsa, kesinlikle peygamberlik vazifesi muattal olur, diyânet temelinden yıkıma uğrar. Başıboşluk hâkim olur ve dalâlet yayılır. Cehâlet alabildiğine dağılır. Fesad, insanların iliklerine kadar işler. Yırtık oldukça genişler, memleketler harap ve kullar helâk olurlar. Fakat helâk olduklarını ancak kıyâmet gününde anlarlar. Olmasından korktuğumuz şey (maalesef)olmuştur! İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn (Biz Allah'tan geldik ve Allah'a dönücüleriz). Zira bu büyük temelin çalışması ve ilmi yıkıma uğramış, hakîkat ve âdeti tamamen ortadan kalkmıştır! Dolayısıyla halka yağcılık kalpleri kaplamış, Yaratıcının murâkebesi ve mülâhazası kalplerden tamamen silinmiş. İnsanlar nefislerinin hevalarına ve şehvetlerine, akılsız hayvanlar gibi, daldıkça dalmıştır.
Yeryüzünde Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından perva etmeyecek doğru bir mü'min pek nadir kalmıştır. Bu bakımdan bu boşluğun kapatılması için gayret sarfeden, bu gediği kapatmaya çalışan, bu uğurda ya çalışma yönünü üzerine alan veya bu çalışmayı infaz ve tatbik etmeyi taahhüd ve tekeffül eden, bu yıkıma uğramış sünneti yenileyen, onun ağır yükünü omuzuna alan ve onu ihyâ etmek hususunda çalışma ve gayretten geri kalmayan bir kimse, bütün insanların arasından zamanın öldürdüğü bir sünneti ihyâ etmek için seçilmiş bir kul, yüceliğinin yanında yakınlık dereceleri pek küçülen, yaklaştırıcı bir dereceyi seçmiş bulunuyor. Biz bu bahsi dört bölümde izaha çalışacağız.
Birinci Bölüm: Emri bi'l ma'ruf ve nehyi an'il münker in farziyeti ve fazileti
İkinci Bölüm: Rükünleri ve şartları
Üçüncü Bölüm: Emri bi'l ma'ruf ve nehyi an'il münker'in yolları ve âdeten yapılan münkerler
Dördüncü Bölüm: Sultanlara emri bi'l ma'ruf ve nehyi an'il münker'de bulunmak"