İHH'dan 'Doğu Türkistan'da Toplama Kampları' raporu
İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım raporun sunumu öncesinde yaptığı açıklamada, bölgede yıllardır uygulanan durumun daha iyi anlaşılabilmesi için raporda birçok açıdan bilgi ve belgeye yer verildiğini belirterek, Doğu Türkistan'da yaşanan hak ihlallerine karşı Müslümanların daha fazla ses çıkarması ve medyanın konuya daha duyarlı olması çağrısında bulundu.
Raporu hazırlayan ve sunan Murat Yılmaz ise birçok ülkenin, Çin'in ekonomik ve siyasi baskısı yüzünden Doğu Türkistan'da yaşananlara tepkisiz kaldığını ifade ederek, "Biz bu tepkileri artırmak ve orada yaşayan zulmü tüm dünyanın görmesi için uğraşıyoruz. Çin 2700 yıl öncesine giden 'Li' öğretisinin devamı niteliğinde bir asimilasyon politikası uyguluyor. Farklı hiçbir kültüre yaşama alanı tanımıyor. 'Büyük Çin Milleti' ideolojisinin hedefi bugün Çin Komünist Partisi döneminde de aynen devam ettirilmektedir." dedi.
Yılmaz, Çin'in bölgedeki Müslümanlar üzerinde uygulamaya çalıştığı "asimilasyon politikalarının" önemli gerekçelerinden birinin de "doğal kaynaklar" olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Çin’in maden çeşitliliğinin yüzde 78’ini oluşturan 138 farklı maden türü tespit edilmiştir. Aktif olarak işletilen madenler ise Çin’deki tüm madenlerin yüzde 85’ine denk geliyor. Doğu Türkistan’daki dört büyük petrol havzasından yılda toplam 27 milyon 880 bin ton ham petrol Çin’in iç bölgelerine taşınıyor. Bölgede toplam 60 milyar ton petrol rezervi bulunuyor ve bu petrolle yıllık 30 milyar metreküp doğalgaz Çin'in farklı bölgelerine taşınıyor."
Çin'in sözde "Mesleki Eğitim ve Öğretim Merkezi" ismiyle son yıllarda toplama kampı sayısını artırdığına dikkati çeken Yılmaz, "Kamplar, Sovyet Gulaglarını hatırlatıyor. Kamplarda her türlü fiziksel, psikolojik işkence yöntemi uygulanıyor. Keyfi güç kullanımı, özgürlüğün sistematik olarak kaldırılması, kültür ve inançların tahkiri, ideolojik baskılama, taciz ve işkence gibi tüm metodlar kullanılıyor. Bölgedeki 1200 civarı kampta 3 milyon kişinin olabileceği tahmin ediliyor. Çin'in gizlilik ve kapalılık politikaları yüzünden maalesef net bilgilere ulaşmak çok güç." şeklinde konuştu.
Kamplarla ilgili görseller paylaşan Yılmaz, burdaki gündelik yaşama ilişkin, şunları ifade etti:
"Erken saatte kalkılıyor ve 'Ben Çinliyim ve Çinli olmaktan gurur duyuyorum. Yaşasın Çin Komünist Partisi' gibi sloganları atılıyor. Sabah kahvaltısıyla aynı öğle yemeği veriliyor. Suçunu itiraf etmek oturumu yapılıyor. Akşam saatlerinde kollar yukarıda, yüz duvara dönük 'hataları itiraf etme' seansı yapılıyor. Yatarken ise sağ taraf üzerine uyumak zorunluluğu var. Bu arada birçok fiziksel ve psikolojik işkence de yapılıyor."
Yılmaz, Çin'e yönelik uluslararası tepkilerin yetersiz olduğunu dile getirerek, "Çin, insan hakları kuruluşlarının Doğu Türkistan'a girişlerini yasakladı. Göstermelik programlarla önceden hazırlanan merkezlere gidilebiliyor sadece. Birleşmiş Milletler'de 1115 görevli ile Çin, en çok istihdam edilen ülke ve Genel Kurul'daki veto yetkisi Çin'i her zaman güçlü kılıyor. Çin'e 8 Temmuz 2019'da 22 ülke tepki mektubu gönderdi. Bu ülkelerin içinde hiçbir Müslüman ülke maalesef yok. Tam tersi Çin'i destekleyen mektup gönderen 37 ülkenin arasında ise birçok Müslüman ülke var." değerlendirmesinde bulundu.
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da Çin'e tepki konusunda pasif bir tutumda olduğunu belirten Murat Yılmaz, Çin'in bölgede işlediği hak ihlallerine ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Çin tüm uluslarası hukuk kurallarına aykırı bir şekilde asimilasyon ve soykırım politikalarına devam ediyor. Evrensel İnsan Hakları Bildirisi'nin maddelerine aykırı davranıyor. Yine BM tarafından kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin maddeleri arasında yer alan tüm soykırım fiilerini işliyor. Doğu Türkistan'da adım adım soykırım işliyor. Uygur ve Müslüman kimliğinin yok edilmesi için tüm baskı yöntemlerini kullanıyor. Camileri yıkıyor, kültürel faaliyetleri yasaklıyor. İnsanlar dillerini konuşamıyor, ibadetlerini yapamıyor. Tüm bunlar hem şahitliklerle hem görüntülerle ortaya konduğu halde Çin'e yeterince tepki olmadığını görüyoruz. "